Biraz Kapadokya Tarihi

Roma İmparatoru Augustus zamanında Antik Dönemyazarlarından Strabon 17 kitablık ‘Geographika’ adlı kitabında (Anadolu XII,XIII,XIV) Kapadokya Bölgesi’nin sınırlarını güneyde Toros Dağları, batıda Aksaray, doğuda Malatya ve kuzeyde Doğu Karadeniz kıyılarına kadar uzanan geniş bir bölge olarak belirtir. Bu günkü Kapadokya Bölgesi Nevşehir, Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerinin kapladığı alandır. Daha dar bir alan olan kayalık Kapadokya Bölgesi ise Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden ibarettir.

Constantin’in Romalıların resmi dini olarak hristiyanlığı kabul etmeden önce Roma’da Hristiyan toplumu aşağılanıp işkence görüyordu. Bu yüzden köleler arasında yaygın olmasına karşılık, halk tarafından benimsense dahi gizli tutuluyordu. Bunun komşuları yada yakınları tarafından öğrenilmesi demek ailesiyle birlikte çeşitli işkenceler sonrası Roma kolezyumun (coliseum) da vahşi hayvanlar parçalatılıp yem ediliyordu.

Bu dönemde kapadokya hristiyan inancının yaygınlaşması ve filizlenmesi için iyi bir korunaktı. Sayısız gizli yeraltı geçitleri sığınaklar hem düşmandan hem askerlerden saklanmanın en emin yoluydu.Kapadokyayı mesken tutan bir çok özgür romalı buranın gelişmesi ve kiliselerin kurulması için buraya göç etmiş erken dönem hristiyanlık inançlarına göre yapılan kiliseleri renga renk süslemişlerdir. Bu eşsiz süslemeleri göreme açık hava müzesinde hala görmeniz mümkündür.

İmparator constantine döneminde hristiyanlık resmi din olmuş böylece özgürce inançlarını yaşabilen rahipler iklimin müsait olması dolayısı ile şarap yapımının yanında yeni kilise ve manastırlar yaptırmışlardır.